GERÇEĞİMİZ GURBETÇİLERİMİZ

İsrafil KARAMAZI

Daha önceki yazılarımdan birinde belirttiğim gibi bu yazımda gurbetçilerimize yer vermek istedim. Gurbete çıkanlar özellikle farklı kültürlerin olduğu yabancı memleketlerde olan gurbetçilerimizi kaleme almak onların yanımızdaki yerinin bir nebzede olsa ne kadar kıymetli olduğu anlamına da gelir.

Kendimde bir zamanlar gurbetçi olduğum için ve şuan 1 aylık akraba ziyareti için Almanya'da olmam hesabıyla azda olsa gurbetçi dünyasını iyi bilirim.

Eminim ki kimse kendi keyfinden gurbete çıkmamıştır. Gurbete çıkmanın en büyük nedenlerinden biri ekonomik sebeplerdendir maalesef. Bu son zamanlarda biraz azalma olsa da maalesef hala gençlerimiz gurbete çıkmak zorunda kalıyorlar. Ekonomik nedenlerin dışında siyasi görüşünden dolayı da gurbete hicret etmek zorunda olan vatandaşlarımızda oldu. Bunun yanı sıra yurt dışından gelen gurbetçilerimize de özenerek ve benzeri nedenlerden gurbete gidenler oldu.

Gurbetçiler memleketlerine izine gelmeden önce çok çalışıp elin gavurunun pisliğini, çer çöpünü temizleyerek ne kadar zor iş varsa yaparlar. En zorlarına gidende ausländer (yabancı) olarak 3. sınıf muamele görmeleridir. Orda herkes geçimini sağlamak için robot gibi çalışmak zorundadır. Kardeş kardeşi, amca yeğeni, köylü köylüsünü bile pek nadir görür. (Bayramdan bayrama değil düğünden düğüne ancak) Maalesef.

Daha gelmelerine aylar günler varken hummalı bir çalışmanın içine girerler bir heyecan bir mutluluk kaplar yüreklerini. Anneme babama ne alsam eşime kardeş, bacı, oğlum, kızım, yeğen, amca derken doldururlar bavullarını heyecanla. Tabi bizimde buradan siparişlerimiz olur. Burda daha ucuz olmasına rağmen nasıl olsa bedava gelecek ya insafsızca veririz siparişlerimizi. Tâbi gurbetçilerimiz özlemle ve zevkle en çokta sevgilerini doldururlar yüreklerine ana-baba-yar özlemiyle.

Kimi uçakla kimiside 3 güne yakın zorlu ve meşakkatli bir araba yolculuğuyla varırlar memleketlerine. Yorgun argın sarılırlar ana, baba, yar kardeş ve bacıya hasret giderirler. Bu arada anada en güzel yemekleri hazırlamıştır yavrularına.

İzinin ilk günleri güzeldir. Kapı komşu ve akrabalar gelir gurbetçilerimizi sormaya. Ufakta olsa en azından bir paket (keşke farklı bir şey olsa) sigaralarını hediye alıp dönerler evlerine. Günler geçtikçe yavaş-yavaş gurbetçilerimizin paraları suyunu çekmeye başlar. Ve yavaş-yavaş gurbet yolu gözükmeye başlar. Ayrılık zor olsa da mecburdurlar buna.

Zaman su gibi akıp giderken anne babalar yavrularını tekrar gönderirler gurbet ellere bitmek tükenmek bitmeyen bir hasretle.

Gurbetlerin son bulması dileğiyle. Allaha emanet olun.

Paylaş: