Bırakıver sen hele bu uyuşturucuyu!

Ecz. Faruk Dinç

Gençlerimizi gırtlağına kadar günaha battıkları ve her ortamda bunların şekva ve şikâyetleriyle dolu olduğu bir zamanda yaşıyoruz. Gençler uyuşturucu, batılılaşma, zihni allak-bullak eden diziler, suni kahramanlar ve en önemlisi internet virüsü hayatlarının her alanında kronik olarak yerini almıştır.

Gençlerimize bu hastalıklar bulaşmışken bizde bunun üzerine gençlerimize bunaltıcı ve ümitsizliğe sevk edecek sorularla daha da mı yükleneceğiz? Biz eskiden böyle değildik diyerek onları günahlarıyla, bunalımlarıyla baş başa mı bırakacağız? Biz onları zamanın fitnesiyle baş başa bırakarak geleceğimizi sağlamlaştırdığımızı mı düşünüyoruz?

Hayır! Hayır!

 Yerin ve göğün sahibi olan Allah'a and olsun ki biz bu gençlerimizi bırakmayacağız ve bizim onları anlamamızla tüm sorunların çözüleceğini asla unutmayacağız. Gençlerimiz; Rabbine tevbe ederek dönmeleri için onları canı gönülden sevip en basit meselelerinde onları anlayan birilerini bekliyorlar.

Gençlerimiz Rabbini çok seviyor, hele iyilik denince  yufka yürekli gençlerimiz içimizi ısıtarak pırlanta gibi bir fıtrata sahip olduğu gözden kaçmıyor. Gençlerimiz eğer Rabbine kul olmanın özgürlüğünü tadarlarsa tüm suni zevklerin ne kadar basit olduğunu anlayacaklar.

Unutma güzel genç kardeşim!

Rabbimizin rahmeti o kadar büyüktür ki her şeyi kuşatıyor yeter ki yüzünü Rabbine çevir, yeter ki telefonu elinden bırak abdestini al, hırs ve kinle dolu olduğun arkadaşına tebessüm et! ve pencereyi aç dışarıya bak çocukluğunu düşün ilkokul yıllarını!

Allah'ın sana verdiği sağlığı düşün! Tutan elin, gören gözün, işiten kulağın ve daha nice nimetler...

Midemize veya Kalbimize bugün çalışma! dinlen! diyebiliyor muyuz? Midemize bu gün sindirim yapma diyebilecek gücümüz var mı? Vücudumuzdaki organlar ve herşey Allah'ın emriyle çalışıyor.

Allah bize verdiği iradeyi de onun yolunda çalıştırmamızı istiyor. Yere ve göğe bak tefekkür et!  sonra göreceksin ki; aslında bu dünyadan daha güzel ve daha ferah bir mekan varmış. Yerin ve göğün sahibi olan Allah'ın seni ne kadarda çok sevdiğini anlayacaksın.

Bırakıver sen hele bu uyuşturucuyu!

Biliyorum “zor” diyeceksin!  Ama olsun bir kerede beni dinle uzaklaş bu zehirden! Aaç Kur'an'ı oku! Rabbin ne diyor. ''De ki; ey günahlara dalmış kullarım tüm günahlarınızı affedeceğim. Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin....''(zümer:53).

Genç kardeşlerim!

Rabbimiz'' tüm günahları affedeceğim'' demeseydi ne yapacaktık? Her daim ümide sevkeden Kur'an'a kulak vermeyecek miyiz?

Genç kardeşlerim!

Allah'ın kitabı olan Kur'an bizi affederse başkasının ne dediğinin hiç önemi var mı? Allah'ın Peygamberi bizi affederse bizi kendine köle etmeye çalışanların bizi hor görmelerinin önemi var mı?

Genç kardeşlerim!

Bizler insanlık düşmanı değiliz bizler günah ve zulmün düşmanıyız. Nasıl ki doktor hastanın kim olduğu onu ilgilendirmez kendisi hastalıkla mücadele ediyorsa; aynen öyle de bizler gençlerimizi seviyoruz düşmanlığımız gençlere değil günahlarınadır.

Nitekim Allah'ın Resulü(as)'ı öldürmeye gelen Du'sur adındaki bedevi kılıcını kaldırır ve Allah'ın Resulüne derki;

“kim kurtarır seni elimden?”

 Efendimiz;

“ Allah” der,

Du'sur daha da kinlenir;

“seni öldürmem an meselesidir” der,

Efendimiz;

“ Allah dilemedikçe bana hiçbir zarar veremezsin” der.

 Bir anda Du'sur'un kılıcı elinden düşer. Peki Resulullah (as) Du'sur'a ne yaptı? onu astı mı? yoksa anında kellesini uçurttu mu? Hayır hiçbirini yapmadı onu yanına oturttu ve nasihat etti. Derken Du'sur müslüman oldu ve Rasulullah(as)'ın yanında ki sahabelere;

"bunun gibi hayırlı adam bulamazsınız" diye diye uzaklaştı.

Resulullah(as) Du'sur'a değil günahına düşman olduğunu bize gösteriyor.

Paylaş: