ACZİYETE UŞAK MI EFENDİ Mİ?

Şükran Eslem DAĞ

Karanlığın içinden

Gölgeler belirdi.

Talan ettiler gençliği,

Gelecek yarınları.

Yörüngelerinden çıkarıp

Yönlerini şaşırttılar.

Haklı haksız birbirine karıştırdılar.

Herkesi birbirine,

Gönülden kırdırdılar.

Araya nifak ektiler,

Mevzulara mevzi kondurup,

Muhalif ettirdiler.

 

Kimi kültüründen,

Kimi ırkından

Kimini de inancından vurdular.

Kimi sevdasından,

Kimi öfkesinden

Kimini de baht ile tahtından vurdular.

 

Fıtratı insani güzelliğinden

Hayli uzağa sürdüler.

Durmadan büyüyen,

devası bulunmayan

Onarılması güç olan

Açık yaralar verdiler.

 

Gamsız, şefkatsiz

Yaban bir nesil yarattılar. 

Tedavisi meçhul

Hastalık çıkarttılar.

Enaniyeti tavan, 

Hakikati laftan

Emniyeti koftan

Bir gençlik yarattılar. 

 

Kabuslar görmekten, 

Elemlerle dolmaktan

Biçare kalmaktan yorulan

Ebeveynler yarattılar.

 

Sadakat sorgulatan,

Vefayı arattıran, 

Saygı sevgiye düşman,

Alaycı ve yapmacık, 

Teknolojiye aşık

Bir kuşak yarattılar.

 

Ne demini tavını,

Ne haddi hesabını,

Ne mizan düzeni, 

Ne sınırı ölçüyü

Tanımlayamayan

Bir karmaşa yarattılar.

 

İslam(!) şu alemde,

Kimsesiz dolaşıyor. 

Duasında Rabbinden,

Ümmet ve uhuvvete,

Tabii olanı soruyor. 

 

Azrail  henüz

ensesinden tutmadığı,

Cennete talip,

cehennemden kaçan,

Henüz kesilmeyen

nefesler arıyor.

 

Sokaklar ağlıyordu,

Sarhoşun pis sesinden.

Umduğu ses soluk,

Nicedir çıkmıyordu

Edep ve haya dan. 

İffetten utanç duyan, 

İzzeti gerilik sayan

Nice kokmuş beyinler

Fuhuşla gurur duyan

Necaset doğurdular.

 

Seneler serkeş şimdi,

her an devrilebilen.

Ömür o kadar ucuz muydu, 

Hemen israf edilebilen? 

Heva, heves dünya için

İradesiz yaşanılabilen. 

Satmak bu denli basit mıydı, 

Şeytana nefsini dileyebilen?

 

Tek  Rabbine yakarırken,

Tüm mevcudat yanıyordu.

Tezahür eden terbiyeleri,

Cihanı sarmış

Arşı a’layı  gökleri aşıyordu.

Na’sa verilmiş akıl ise,

Ambalajında bekliyordu.

Terbiye edilmiş azaları, 

Çığırından çıkarılıyordu. 

Paylaş: