Tepkilerin samimiyeti

SAİD ŞAHİN

Trump'ın korsan bir karar ile Kudüs'ü işgalci siyonist rejimin başkenti ilan etmesine yönelik tepkiler devam ediyor.

Sadece İslam aleminden değil, dünyanın genelinden bu karara tepkiler var. Tabi Batı aleminden gelen tepkilerin bir kısmı  samimiyetten uzak, göstermelik tepkiler. Aslında işgalci rejim israile ve israilin bugüne kadar Filistin halkına yönelik sergilediği zulme karşı değiller. Bir çoğu tarihsel süreç içinde işgalci siyonizme destek olmuş devletler. Hatta yüzyıl önce işgalci rejimi getirip Filistin'in kalbine saplayan ülkeler.

Bu devletler, Trump'ın kararının oluşturacağı olumsuz gelişmelerden ve ABD başkanı Trump'ın bu karar ile BM'yi By-Pass etmesinden rahatsızlar. BM'nin meşruiyetini ve saygınlığını kaybetmesinden korkuyorlar.

Bize göre BM'nin meşruiyeti ve saygınlığı yoktur. Çünkü oluşumu itibari ile adil değil. Beş daimi üyenin veto yetkisi var. Bütün dünya bir karar almış olsa da bu beş daimi ülkelerden biri veto ettiğinde, o karar uygulanamıyor. Yani; BM'de bu beş ülkeden birinin oyu ve kararı bütün dünyadan daha büyüktür.

Bu beş ülkenin üçü (ABD, Fransa ve İngiltere) Hıristiyan Batı bloğuna mensup, diğer ikisi ise (Rusya ve Çin) eski sosyalist bloğa mensup ülkeler.

Coğrafik olarak Güney Amerika ve Afrika; kültürel ve inanç olarak da İslam Alemi BM Güvenlik Konseyi'nde temsil edilmiyor.

BM bugüne kadar emperyalist güçlerin çıkarlarına hizmet etmiş bir kuruluş.

Bütün bunlara rağmen dünya üzerinde Erdoğan ve İran'ın dışında BM'ye ciddi bir tepki gösteren yok.

Batı'nın Trump'ın bu kararına tepkisi, biraz da Türkiye ve İran'ın saflarına yenilerinin ekleneceğinden çekindiklerindendir. Helvadan putları olan BM'nin itibar kaybına uğramasını istemiyorlar.

Batı dünyasından yükselen bir kısım tepkiler böyle. İslam aleminden yükselen bir kısım tepkiler de samimi değil, bilakis ikiyüzlü tepkiler bunlar.

Suudi Arabistan, BAE ve Mısır gibi ülkelerin gösterdiği tepkiler gibi. Son zamanlarda tamamen ABD ve israile hizmet eden bu ülkelerin yönetimlerinin tepkileri, ABD ve israil ile danışıklı tepkilerdir.

Kınama mesajları ile yetinen bu ülkelerin bazıları, kendi ülkelerinde Kudüs ile ilgili yayın yasağı getirdiler. Dikkat ettiniz mi; bütün dünyadan protesto görüntüleri yansıyor, Suudi'den yansıyan bir görüntü yok?

Bütün dünyaya Vahhabiliği yayan ve tekfirciliği finanse eden, milyonlarca dolar harcayarak alimleri ve İslam Alemini örgütlemeye çalışan Suudi'den neden bir görüntü yok? Yönetim olarak ihanet içinde oldukları aşikar, alimlerinden ve alimlerden oluşan Suudi destekli kuruluşlardan bir tepkinin olmaması, ihanetin kimleri kuşattığını göstermesi açısından önemli.

İşgalci siyonist rejime halkların gösterdiği tepki elbette önemli. Ancak İslam ülkelerinin yönetimlerinin ABD ve israile göstereceği tepkiler, sonuç almak açısından önem arz ediyor. Yönetimlerin kararları ABD ve israile geri adım attırabilir.

13 Aralık Çarşamba günü İİT İstanbul'da toplanıyor. Buradan ciddi kararlar çıkmalı.

ABD ve israilin hesaba katacağı ciddi kararlar çıkmazsa, yönetimlerin, halkların gösterdiği tepkileri göstermesinin hiçbir kıymet-i harbiyesi yoktur.

Burada iş daha çok Türkiye'ye düşüyor.

Türkiye bir an önce işgalci siyonist rejim ile imzaladığı anlaşmaları yok saymalı, Kudüs'ün israilin başkenti olduğunu zımnen kabul eden anlaşma oyununu bozmalı ve israili devlet olarak tanıma utancından kurtulmalı. 

Paylaş: